Close
Ayşe Barım’ın avukatı: Ara ara kayıp anlar yaşıyor, durumu iyi değil

Ayşe Barım’ın avukatı: Ara ara kayıp anlar yaşıyor, durumu iyi değil

Altı aydır tutuklu bulunan Ayşe Barım’ın avukatı Deniz Ketenci müvekkili için “Ara ara kayıp anları olduğunu söylüyor. O süreçlerde bayılıp sonra kendiliğinden ayıldığını düşünüyoruz. Devamlı ağlayan bir müvekkille karşılaşıyorum. Ciddi anlamda psikolojisi çok kötü” ifadelerini kullandı.

Filiz Gazi

Yapımcı, ID İletişim’in sahibi, menajer Ayşe Barım; “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme” suçundan 7 Temmuz’da ilk kez hakim karşısına çıkacak.

27 Ocak’tan bu yana tutuklu bulunan Ayşe Barım’ın avukatı Deniz Ketenci, müvekkilinin son durumuyla ilgili şu bilgileri verdi:

Çok kilo verdi. Sağlık durumu iyi değil. Nakil için hastaneye getirilip götürülüyor. Biz de raporun neticesini bekliyoruz ama ciddi anlamda kötü.

Ayşe’nin ileri derecede kalp yetmezliği var. Beyninde iki tane anevrizması var. Biri koilli yani stent takılmış durumda. Diğer anevrizması da büyümüş. Onun dışında kalbiyle ilgili planlanmış bir kalp ameliyatı vardı. Tutuklanmasaydı ameliyat olacaktı.

Bunlar dışında tansiyon problemi, şekeri ve uyku apnesi var. Devamlı ağlayan bir müvekkille karşılaşıyorum. Ciddi anlamda psikolojisi çok kötü.  Yakınları durumundan dolayı endişeli ama ne yapabilirler ki?

Bayıldığına ilişkin bir tane tutanak var. Her sabah yapılan sayımda Ayşeyi göremeyince bakıyorlarki, yerde, baygın vaziyette yatıyor. Bunun tutanağı tutuluyor. Ayşe, ‘Ara ara kayıp anlar yaşıyorum. Başımda inanılmaz derece bir zonklama, ağrı var’ diyor. Herhalde o sıralarda bayılıyor, bilmiyorum. Nefes darlığı da yaşıyor ama bu ara ara kayıplarını acaba kendi kendine bayılıp sonra ayılıyor mu diye düşünüyoruz.”

AYŞE BARIM’IN TUTUKLANMA SÜRECİ

Ayşe Barım hakkında Ocak ayının ilk haftasında çeşitli sosyal medya platformlarında dizi sektöründeki kast seçimlerinde tekel oluşturduğu iddiaları konuşulmaya başlandı. Hatta bu paylaşımlar o kadar peş peşe, planlı bir şekilde yapıldı ki Türkiye gündeminde “trend topic” oldu.

Paylaşımlardaki iddialar doğrultusunda Barım hakkında, önce “haksız rekabet”, “şantaj”, “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” ve “Vergi Usul Kanunu’na muhalefet” iddialarıyla soruşturma açıldı.

Bu soruşturma sürerken Barım, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında, 24 Ocak’ta 12 yıl önceki Gezi eylemlerine destek verdiği gerekçesiyle İstanbul’daki evinde gözaltına alındı. Dört gün süren ifade sürecinin ardından “Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engellemeye teşebbüse yardım etme” iddiasıyla 27 Ocak’ta tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Oysa uzun yıllar süren Gezi davası dosyasında Barım’ın adı ne sanık ne de tanık olarak geçmişti.

Savcılık tarafından yapılan açıklamada, Barım’ın 2013 yılındaki Gezi Parkı protestolarında “kamuoyunu yönlendiren figürlerden biri olduğu”, son yıllarda ise özellikle televizyon dizilerinde “rekabeti engelleyen ilişkiler ağı kurarak sektörde hâkimiyet sağladığı” ileri sürüldü.

Soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, Barım hakkında “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme” suçundan 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

İddianame gönderildiği İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Ayşe Barım, 7 Temmuz’da ilk kez hakim karşısına çıkacak.

HER OKUNDUĞUNDA İÇİNDEN HABER ÇIKAN BİR GARİP İDDİANAME

171 sayfadan oluşan iddianame, Gezi eylemlerinden iki yıl önce açılan bir sitenin değerlendirilmesiyle başlıyor ve bu sayfa Gezi olaylarına hazırlık olarak değerlendiriliyor.

İddianamede Gezi eylemleri önceden planlanmış bir darbe girişimi olarak görülüyor. Buna göre de sanık addedilenler ‘darbeci’ sayılıyor.

“16 Eylül 2011 tarihinde Taksim Yayalaştırma Projesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından kabul edilmesinden ardından 2011 yılı Ekim ayında sosyal medyada  ‘Ayaklan istanbul’ (Occupy İstanbul) adlı facebook sayfasının oluşturulduğu…”

Oysa Occupy İstanbul eylemleri Eylül 2011’de başlamıştı. Dalga dalga yayılan eylemlerin başlangıcı 17 Eylül 2011’de ABD’de “Biz yüzde 99’uz” sloganıyla başlayan Wall Street’i İşgal Et eylemleriydi. Occupy hareketinin “Biz yüzde 99’uz” sloganı hızlıca yayıldı. Sokağa çıkanların isyanı “Yüzde 1’I kurtarmak için yüzde 99’u yok sayıyorsunuz”du. Fakat iddianamede bu bilgiden bahsedilmiyor.

İddianame, oyuncuların Ayşe Barım tarafından talimatla Gezi’ye gönderildiği üzerinden yazılmış. Barım’ın konuşma dökümlerinde bakıldığında ise oyuncularını eylemden uzak tutmak istediği görülüyor. Örneğin Mehmet Ali Alabora ile yaptığı konuşmanın dökümü şöyle:

“Metin gelince benim kan tepeme çıktı, senin için panik oldum, Kesinlikle bunu ne olur böyle yayınlamayın diye…”

“Ben bizim oyunculara da sakın ha böyle bir şey yapmayın dedim.”

İfadeye çağrılan oyuncular da Barım dahil kimseden talimat almadıklarını anlattılar.

İddianamede Barım’ın 2002’de kurduğu menajerlik şirketi ID iletişimin sayfası da yer alıyor. Bu şirkete bağlı 68 oyuncunun sosyal medya hesaplarına bakılmış. 18 oyuncunun Gezi’yle ilgili destek paylaşımlarına sayfa sayfa yer verildiği görülüyor.

Keza Barım’ın Osman Kavala ile telefonla görüşmesi de delil olarak gösteriliyor. Gezi’den neredeyse bir yıl sonra yapılan konuşmanın içeriği ise Fatih Akın’ın bir filminin tanıtım organizasyonuyla ilgili.

Gazeteci Barış Terkoğlu’nun iddianameden yola çıkarak tespit ettiği bir hata ise Barım’ın iddianamesi hakkında yeterince bilgi verici:

Savcılık bugün ID İletişim sayfasına bakarak iddianame yazmış. Ama 2013’te Barım’ın kadrosunda sadece 43 oyuncu varmış. Bunlardan da sadece 9 tanesi Gezi’ye katılıp destek vermiş. Barım’a sorulan Ali Atay ya da Bülent İnal gibi oyuncular, 2013’te Barım’ın şirketinde değilmiş. Hande Yener ya da Tuba Büyüküstün gibi bir dizi isim ise zaten hiç ID kadrosunda yer almamış.

Meğer Ayşe Barım’ın oyuncuları, 15 Temmuz’dan sonra Erdoğan’ın düzenlediği Yenikapı’daki Demokrasi mitingine de katılmışlar ve haber olmuşlar. Gelgelelim, her şey var ama bu önemli detay dosyada yok!”

BARIM’IN TUTUKLANMASINA İLİŞKİN YORUMLAR

Hukuk çevreleri ve ifade özgürlüğü savunucuları, Barım hakkındaki suçlamaların hukuki değil, politik olduğuna dikkat çekiyor. Bütün süreç için “Modern cadı avı” ifadesini kullananlar var. Diğer taraftan Barım’ın tutuklanmasından sonra medya ve sanat dünyasından çok fazla tepki gösterildiği söylenemez. Kimi oyuncular sosyal medya hesaplarından isim vermeden, üzgün olduğunu ifade ettiler. Bundaki etken ülkede yaratılan korku iklimi ve oyuncuların iş bulamama endişesi.

Bir diğer yorum ise Ayşe Barım’ın isminin son yıllarda Türkiye dizi sektöründe sıkça anılıyor olması ve Barım’ın iktidara yakın medya gruplarının dışında kalan az sayıdaki bağımsız üreticiden biri olması sebebiyle hedefe konduğu.

Bu bağlamda Barım’ın tutuklanması, sadece bireysel bir yargı süreci değil; medya ve kültür üretimi üzerindeki baskı dalgasının işareti olarak okundu.

 

 

 

Close